5 yaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
5 yaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Mart 2019 Perşembe

Oyun Yoluyla Davranış Değişikliği Kazandırma Grup Çalışması 1. ve 2. Oturumu

19 yıllık deneyimim sonucunda ailelere iletişim semineri vermenin harcadığım çabaya karşılık gelen bir fayda sağlamadığını gördüm. Bu yıl küçük ölçekli bir okulda olmanın avantajı ile küçük grup çalışması yapma şansı bulunca, tam istediğim fırsat dedim ve ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkileri güçlendirmek, özellikle annelerin davranışlar konusunda farkındalıklarını arttırmak amacıyla; oyun temalı 6 oturumluk bir grup çalışması hazırladım. 2 aylık hazırlık süresi içinde, bu çalışmanın yerini bulup bulmayacağı konusunda zaman zaman endişelendiğim, daha etkili hale getirebilmek için dönüp dönüp değişiklikler yaptığım zamanlar oldu. Oturumlara başlamadan önceki akşam gerçekten heyecanlıydım. O kadar emeğe değecek miydi?

Oyun, ebeveyn-çocuk ilişkisinde yakınlaştırıcı ve kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olduğundan oturumlarımın odak noktasını oyun oluşturdu. Psikolog Alteha Solter’ın “Oyun Oynama Sanatı” ve Deniz Altınay’ın “Psikodramada 400 Isınma Oyunu” kitaplarından faydalanarak hazırladığım oturumların ilkinde karşılıklı beklentilerimizi netleştirdik, tanıştık, çalışmanın ayaklarının yere basması için temel kavramları tartıştık, videolarla somutlaştırdık. İkinci oturumda 9 tür bağlanma oyunu hakkında konuştuk, örnek oyunlar oynadık, her evde yaşanan ortak sorunlardan bahsettik.



Grup içerisinde yaşananlar bu yazıda asıl paylaşmak istediğim aslında: Anneler birbirlerine tecrübelerini aktarmakta ve denedikleri çözüm yollarını paylaşmakta çok istekliydiler ve son derece katılımcıydılar. Oyun oynuyorlar, soru soruyorlar, not alıyorlar, fotoğraf çekiyorlar, tam yaşadıkları konuya parmak bastığınızda o heyecanla sözünüzü kesip yaşantılarından örnekler veriyorlar. Oyun oynamaya alışkın olmamanın getirdiği biraz mahcup ama hevesli olduklarını gösteren utangaç gülümsemeler eşliğinde harika katılım gösteriyorlar.

Daha ikinci oturumda annelerden olumlu dönüşler almaya başladım. Hırçın  ve saldırgan davranışlar sergileyen oğlunun sakinleştiğini, kendisi ile işbirliği yapmaya başladığını anlattı annelerimizden biri. Pek çoğu da farkındalıklarının arttığını anlatan geri dönüşler yaptılar. Bir kaç anne geriye dönük iç hesaplaşmalara girdiler. Bazıları sorgulamayı biraz ilerleterek bir yargıda bulundular ve bazı durumlarda farklı davranmış olmayı dilediklerini ifade ettiler, galiba biraz vicdanen huzursuz oldular desem yanlış olmaz. Kimsenin kendisini yetersiz hissetmesini istemediğimden Prof. Üstün Dökmen Hocamızın her zaman söylediği ve beni çok rahatlatan cümlesini tekrarladım: "Annelerin sayılabilir miktarda hataları vardır ancak sayılamayacak kadar çok artıları vardır; yalnızca sevgileri, her türlü hatalarını örtmeye yeterlidir."

Bu küçük grup çalışması beni gerçekten motive ediyor, heyecanlandırıyor ve yaşam enerjimi arttırıyor. Yıllardır içten içe hissettiğim şeyi artık yüksek sesle dillendirebilirim sanırım. Bir Psikolojik Danışman olarak en keyif aldığım çalışma alanı yetişkin eğitimleri. 





17 Nisan 2012 Salı

5 Yas Cok Erken mı?

Yeni çıkan kanuna göre 60 aylıktan itibaren cocuklar okula başlayabilecek. Bu konunun birçok boyutu ve bileşeni var. Salt cocuğun yasından dolayi "okula başlamak icin erken" ifadesini kullanirsak eksik ifade etmiş oluruz. 5 yas egitim icin erken degildir ancak verilecek egitimin icerigi, nasil verilecegi yani surec, kim tarafindan ve hangi fiziksel koşullarda verileceği cok belirleyicidir.

5 yaşındaki cocukların su anki ilkogretim sistemine nasıl entegre edileceği cok net olmamakla birlikte, var olan koşulları gözlemlediğimizde bazı endişelerden soz etmek mümkün:

1- 5-6 yas cocugunun ihtiyaclarina cevap verebilecek bir egitim olacak mi?

Bu yas cocuğunun henüz küçük kas gelişimini tamamlamadigini, oyunun hala cok onemli olduğunu, cocuklarin oynayarak ogrendigini dusunursek onları akademik çalısmalara boğmak doğru olmayacaktır. Bu durumda müfredat anasinifi düzeyinde hazirlanmali ve anasinifi öğretmenlerince verilmelidir.

Birinci sınıfın ilk 3 ayı okuma yazma çalışmaları yapılmayarak daha çok oyuna zaman ayrılması kararlaştırıldı. Okul öncesinde olduğu gibi öğretime değil, eğitime ağırlık verilecekmiş. Müfredat anasınıfı müfredatına uydurulacaksa ve iki haftalık seminer dönemindeki uzaktan eğitim ile bir sınıf öğretmeninden okul öncesi eğitimcisi çıkartılmaya çalışılacaksa neden zaten varolan anasınıfları ve okul öncesi eğitimcileri kullanılmıyor? Bunu anlamak mümkün değil. Tüm bunların sebebini acıklayan oldu da ben mi kaçırdım bilemiyorum...



2- İlk 3 ay öğretim yok, Egitim sureci nasil isleyecek?

Eğitim deyince kastedilen şu; çocuğun dinleme, ifade etme becerisinin geliştirilmesi, arkadaşlarıyla kavga etmeden sorunlarını çözmesi, ders saati kavramına alıştırılması, ders süresince dikkatini toplamayı öğrenmesi, ihtiyaçlarını erteleyip teneffüsü beklemesi vb.

Düşünüyorum da okul öncesi eğitim konusunda hiçbir bilgisi ve deneyimi olmayan sınıf öğretmenleri bir sınıf dolusu koşuşturmak isteyen, çok çabuk sıkılan, topluca tuvalete ve su içmeye gitmek isteyen, ihtiyaçlarını bekletemeyen, özbakım becerisi sınırlı çocukla tek başına ne yapacak? Tuvalete gönderse bir dert göndermese iki dert. Anasınıflarında yardımcı teyzeler var, zavallı öğretmenimin yanında kim var? Anasınıflarında ilgi köşeleri var, isterse çocuklar ayağa kalkar, isterse sandalyede oturur, isterse yerlerde yatar yuvarlanır, ortam ona uygun ve kimse de yerine otur demez. Sınıfta ne var?

Olacağı söyleyeyim, bu çocuklar kontrol altında tutulmaya çalışılacak sonuç elbette ki ya sinmiş bir çocuk ya da isyanda, uyum sağlayamıyor etiketi almış bir çocuk olacak. Bu çocuk burada yapamıyor diyen zavallı sınıf öğretmeni soluğu diger bir zavallı öğretmen olan rehber öğretmenin yanında alacak. Rehber öğretmen de çocuk normal, tepkileri normal diyecek, aileyle görüşecek, çocuğun kaydını anasınıfına alması için ikna etmeye çalışacak. Sonuç değişmeyecek çünkü kenar mahallelerdeki veliler anasınıfı paralarını yüksek buldukları için çocuklarını ilkokula vermeyi her zaman tercih edecek! Demedi demeyin....

3- Çocuklarin güvende olma ihtiyaci karşılanabilecek mı?

Evin disinda da güvenli bir ortamda bulunmak her cocuğun en temel ihtiyacidir. Bir cocuk ihtiyaclarini kendisi gorebildigi bir ortamda kendini guvende hisseder. Suanki ilkokul binaları yetişkinlere göre yapılmaktadır. Kocaman ve yuksek binalar, buyuk, ağır demir kapılar, kendilerinden yasca cok büyük diğer cocuklar, tuvalet kuyrukları, yetersiz kantin ortamlarında birbirlerinin üzerinden uzanarak alışveriş yapmak zorunluluğu, hicbir oyun alanı olmayan kuru beton bahçeler gibi birçok uygunsuz koşula sahip bu binalara henüz oyun cocuğu olan 5 yas grubunun sokulması girilmemesi gereken bir risktir.

Bu sistemde, henuz yukarida sayilan kosullar saglanmadığından cocuklarin bir yıl anasinifi egitimi alarak 72 ay dolduktan sonra ilkokula başlatilmaları uygundur.

Ben diyorum, psikiyatristler diyorlar, öğretmenler olarak, anne olarak diyoruz...


Yazmanın tadına doyum olmuyor...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...